Emlakçı Komisyonu, Simsarlık Sözleşmesi ve Kapora İadesi: Yargıtay Kararlarıyla Gayrimenkul Avukatı Rehberi
- Murat Akman
- 6 Eki
- 11 dakikada okunur
Gayrimenkul alım satımında emlakçının rolü, çoğu zaman taraflar arasında en çok tartışılan konulardan biridir. Komisyon ücreti, simsarlık sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekil şartı, kapora iadesi ve tarafların yükümlülükleri hem uygulamada hem de Yargıtay kararlarında sıkça gündeme gelir. Bu yazıda, Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve yüksek mahkeme içtihatları ışığında emlakçının hangi durumlarda ücrete hak kazandığını, hangi hallerde kaporanın iade edilmesi gerektiğini ve alıcı–satıcı–emlakçı arasındaki en yaygın uyuşmazlıkları ele alıyoruz.
Simsarlık Sözleşmesi Nedir?

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 520. maddesinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi, "simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme" olarak tanımlanmıştır.
Emlakçının Komisyon Hakkı İçin Şartlar
Bir emlakçının (simsarın) bu sözleşme kapsamında ücret ve komisyona hak kazanabilmesi için belirli şartların bir araya gelmesi gerekmektedir.
Bu şartlar temel olarak; geçerli bir simsarlık sözleşmesinin varlığı, simsarın sözleşmeden doğan aracılık edimini yerine getirmesi ve bu faaliyet neticesinde asıl sözleşmenin (genellikle satış veya kiralama) kurulması olarak özetlenebilir.
Emlakçının ücret talep edebilmesinin ilk ve en temel şartı, taraflar arasında hukuken geçerli bir simsarlık sözleşmesinin bulunmasıdır.
Emlakçının ücrete hak kazanabilmesi için diğer başlıca şart, TBK'nın 521. maddesinde açıkça belirtilmiştir: "Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır". Ancak, tarafların sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde kararlaştırdıkları özel hükümler, bu genel kurallara önemli istisnalar getirebilmektedir.
Taşınmaz Simsarlığında Yazılı Şekil Şartı

Taşınmazlara ilişkin simsarlık sözleşmeleri için kanun koyucu özel bir geçerlilik şartı öngörmüştür. TBK'nın 520/3. maddesi bu durumu açıkça düzenlemektedir. Yargıtay kararlarında bu husus kesin bir dille vurgulanmıştır: "Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz". Bu hüküm, bir geçerlilik şartı olup, yazılı olarak yapılmayan sözleşmelere dayanılarak ücret talep edilemez. Sözlü bir anlaşma, taşınmaz simsarlığı için yeterli değildir ve bu durumda emlakçı komisyon talep edemez.
Önemli bir nokta, simsarlık sözleşmesinin geçerliliğinin, aracılık edilen asıl sözleşmenin (örneğin gayrimenkul satış sözleşmesi) geçerliliğinden bağımsız olmasıdır. Tapuda ya da noterde resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olan bir taşınmaz satış sözleşmesine aracılık edilmiş olsa dahi, yazılı yapılmış olan simsarlık sözleşmesi geçerliliğini korur ve bu sözleşmedeki hükümlere (örneğin cezai şart) dayanarak talepte bulunulabilir.
Sözleşmenin Tarafları ve Komisyon Talebi
Sözleşmenin, komisyon veya ücret talep edilen kişi ile emlakçı arasında kurulmuş olması esastır. Emlakçının, alıcı veya satıcıdan komisyon talep edebilmesi için o kişiyle arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmalıdır. Örneğin, bir davada sözleşmenin davalı şirket adına değil de dava dışı bir şahıs tarafından imzalandığı, davalı şirkete ait bir imza veya kaşenin bulunmadığı tespit edilmiş ve bu nedenle davalı şirketten ücret talep edilemeyeceğine karar verilmiştir.
Uygulamada "Gayrimenkul Görme Belgesi", "Satılık Emlak Görme Zaptı" veya "Gayrimenkul Teklif Formu" gibi başlıklar taşıyan belgeler, içerik olarak simsarlık sözleşmesinin unsurlarını taşıyorsa geçerli bir simsarlık sözleşmesi olarak kabul edilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, "Satılık Emlak Görme Zaptı" başlıklı bir belge için şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Sözleşmenin adı emlak görme şeklinde olsa da içeriğinin simsarlık sözleşmesi niteliğinde olduğunda tereddüt bulunmamalıdır". Benzer şekilde, "Gayrimenkul Teklif Formu"nun da geçerli bir simsarlık sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir.
Emlakçının Aracılık Faaliyetinin Kapsamı
Geçerli bir sözleşmenin varlığı tek başına ücret hakkı için yeterli değildir. Emlakçının sözleşme ile üstlendiği aracılık faaliyetini de yerine getirmiş olması gerekir.
Tarafları Bir Araya Getirme ve Sözleşme Kurulmasına Aracılık Etme
Simsarın temel görevi, alıcı ile satıcıyı bir araya getirmek ve aralarındaki sözleşmenin kurulmasına aracılık etmektir. Sadece taşınmazı göstermek, kural olarak tek başına ücret hakkı doğurmaz.
Bir kararda bu durum şöyle ifade edilmiştir: "simsarın ücrete hak kazanması için gerekli olan davacı komisyoncu tarafından alıcı ile satıcının bir araya getirildiği, gayrimenkulün satımı konusunda aracılık yapıldığı, alım-satım bedeli ve diğer şartlar konusunda görüşme sağlandığı... iddia ve ispat edilmemiştir". Bu karara göre, emlakçının sadece yer göstermesi değil, aynı zamanda taraflar arasında bir müzakere ortamı yaratması ve sözleşmenin kurulması için aktif çaba göstermesi beklenir.
Ancak, taraflar sözleşmede aksini kararlaştırabilirler. Bir mahkeme kararında, sözleşmedeki özel bir hükme dayanılarak şu sonuca varılmıştır: "sözleşmenin 4/3.maddesinde 'Bölge ortağı, satıcı ile alıcıyı bir araya getirmekle kendi üzerine düşen yükümlülüğü gerçekleştirmiş olmaktadır ve komisyon ücretine hak kazanır. Nihai satışın tapudan her ne sebeple yapılmamış olması komisyon ücretini ortadan kaldırmaz.' yazılı olup... geçerli olan bu sözleşme taraflar açısından bağlayıcıdır".
Faaliyet ile Sözleşmenin Kurulması Arasındaki Nedensellik Bağı
Emlakçının ücrete hak kazanabilmesi için, onun faaliyeti ile asıl sözleşmenin kurulması arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır. TBK'nın 521. maddesi, simsarın "yaptığı faaliyet sonucunda" sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacağını belirtir. Yani, satışın veya kiralamanın, emlakçının çabaları sayesinde gerçekleşmiş olması gerekir.
Salt Yer Göstermenin Ücrete Hak Kazandırmaması

Mahkeme kararlarında istikrarlı bir şekilde vurgulanan en temel ilke, emlakçının sadece taşınmazı göstermesinin komisyon ücretine hak kazanmak için yeterli olmadığıdır. Yer gösterme, simsarlık faaliyetinin bir parçası olan hazırlık işlemlerinden biri olarak kabul edilir ve bu faaliyetin nihai bir sözleşmeyle sonuçlanmaması durumunda tek başına bir hak doğurmaz.
Bu konuda Hukuk Genel Kurulu'nun bir kararında şu ifadelere yer verilmiştir: "...elbette ki emlakçı satışı gerçekleştiremezse sırf yer gösterdiği için ücrete hak kazanamayacaktır. Zira yer gösterme tellallık faaliyetinin hazırlık işlemlerinden olup bu faaliyetler çerçevesinde neticenin elde edilememesi hâlinde salt yer gösterme işlemi nedeniyle herhangi bir hak/ücret iddiasında bulunulamayacaktır".
Benzer şekilde, bir başka kararda da simsarın ücrete hak kazanabilmesi için sadece yer göstermenin ötesinde bir çaba göstermesi gerektiği belirtilmiştir: "...simsarın ücrete hak kazanması için gerekli olan davacı komisyoncu tarafından alıcı ile satıcının bir araya getirildiği, gayrimenkulün satımı konusunda aracılık yapıldığı, alım-satım bedeli ve diğer şartlar konusunda görüşme sağlandığı... hususu iddia ve ispat edilmemiştir". Bu karar, emlakçının sadece tanıştırma değil, aynı zamanda pazarlık sürecine aktif katılım gibi aracılık hizmetleri vermesi gerektiğini göstermektedir.
Asıl Sözleşmenin Kurulması ve İstisnai Durumlar
Genel kural, emlakçının aracılık ettiği asıl sözleşme (satış, kiralama vb.) kurulduğu anda ücrete hak kazanmasıdır. Ancak uygulamada en sık karşılaşılan uyuşmazlıklar, emlakçının devre dışı bırakıldığı veya taraflardan birinin sözleşmeden caydığı durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Emlakçının Saf Dışı Bırakılması
Alıcı veya satıcının, emlakçının hizmetinden faydalandıktan sonra komisyon ödememek amacıyla onu aradan çıkararak doğrudan işlem yapması durumunda, emlakçının ücret hakkı sözleşmedeki özel hükümlerle korunabilmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu tür durumlar için sözleşmelere konulan hükümleri geçerli kabul etmektedir. Bir kararda, alıcının imzaladığı belgedeki şu taahhüt incelenmiştir: "söz konusu emlağın kendim, birinci derecede akrabam veya bağlı bulunduğum şirket ve ortakları tarafından satın alındığını kendiliğinden bildirmez ve gerekli hizmet bedelini ödemezsem... satın alma bedelinin %4+KDV sini... ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum". Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu hükmü şu şekilde yorumlamıştır:
"Bu hüküm aslında, taşınmaz satın alma iradesiyle hareket ederek emlakçının yardım ve katkılarıyla bu süreci hızlandırmak isteyen muhtemel alıcı adaylarının, sözleşmenin gerçekleştirilmesi yolunda aracılık hizmetlerinden istifade ettikten sonra ücrete hak kazanılacak aşamaya gelindiğinde, emlakçı aradan çıkarılarak satışı gerçekleştirmeleri suretiyle simsarın ücretinin ödenmemesi ihtimaline binaen kararlaştırılmış... bir anlaşma olup aksi yönde bir kararlaştırma bulunmadıkça yahut sözleşme iptal edilmedikçe sözleşme serbestisi ilkesi gereği geçerli ve taraflar için bağlayıcıdır."
Bu tür bir hükmün varlığı halinde, alıcı gösterilen yeri daha sonra emlakçıyı saf dışı bırakarak satın alırsa, sözleşmede kararlaştırılan ücreti ve cezai şartı ödemekle yükümlü olur.
Taraflardan Birinin Haksız Yere Vazgeçmesi
Emlakçının aracılığı ile taraflar anlaşmaya vardıktan sonra, taraflardan birinin haksız bir nedenle sözleşmeyi imzalamaktan veya tapuda işlem yapmaktan vazgeçmesi, emlakçının ücret hakkını ortadan kaldırmaz. Bu durumda, vazgeçen taraf emlakçının komisyon kaybından sorumlu tutulabilir.
Bir mahkeme kararında, bu durumu düzenleyen sözleşme hükmü şöyle değerlendirilmiştir: "sözleşmenin 3. Maddesinde 'İş bu akit tamamlandıktan sonra alıcı veya satıcıdan birisi alım satımdan haksız olarak vazgeçerse bundan dolayı diğer tarafın ve emlak komisyoncusunun uğrayacağı her türlü zararı ödemekle yükümlüdür.' hükmünün de mevcut olduğu... satıcı sözleşme hükümlerine uymayarak gayrimenkulu sözleşme dışı 3. Bir kişiye sattığı, sözleşmenin 3. Maddesi gereğince sözleşmeye uymayan taraf olan davalının komisyon miktarının tamamından sorumlu olacağı sonucuna varılmakla...".
Benzer şekilde, bir açık artırma yoluyla satışta, en yüksek teklifi verip taşınmazı almaya hak kazanan ancak daha sonra sözleşme yapmaktan cayan alıcının, şartname gereği emlakçının komisyon ücretinden sorumlu olduğuna karar verilmiştir.
Bağımsız Sorumluluk İlkesi
Emlakçı hem alıcı hem de satıcı ile ayrı ayrı simsarlık sözleşmesi yapabilir. Bu durumda her bir taraf, kendi sözleşmesinden doğan komisyon borcundan bağımsız olarak sorumludur. Bir tarafın komisyonu ödemesi veya emlakçının o tarafı ibra etmesi, diğer tarafın borcunu sona erdirmez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu konuda şu tespiti yapmıştır: "gerek davalı alıcının, gerekse dava dışı satıcının davacıya karşı ayrı ayrı sözleşmeden doğan sorumlulukları bulunmaktadır. Dosyada mevcut olan 30.3.2012 tarihli ibranamede ise davacı, dava dışı satıcı ile yapmış olduğu 27.6.2010 tarihli sözleşmeden doğan alacağı nedeniyle satıcıyı ibra ettiğini belirtmiştir... O halde, davalının davacıya karşı sorumluluğu devam etmekte olup, mahkemece davalının ödemesi gereken ücret miktarı belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının taraf olmadığı ibranameye dayanılmak suretiyle... davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir."
Komisyon Oranının Belirlenmesi
Komisyon oranı genellikle sözleşmede açıkça belirtilir. Ancak sözleşmede bir oran belirtilmemiş olması, emlakçının ücrete hak kazanamayacağı anlamına gelmez. Bu durumda mahkeme, ilgili meslek odasından (örneğin emlakçılar odası) geçerli olan teamül oranı sorarak komisyon miktarını tespit edebilir. Bir Yargıtay kararında, "Ödenecek komisyon ücreti gösterilmemiş ise de mahkemece, emlakçılar odasından sorularak tespit edilecek oran dikkate alınarak ve sözleşmedeki taşınmaz değeri üzerinden hesaplama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekir" ifadelerine yer verilmiştir.
Kapora İadesi ve Geçersiz Sözleşmeler
Emlakçıya verdiğim kaporayı geri alabilir miyim?
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmelerin geçerliliğinin resmi şekil şartına bağlıdır. Emlakçıda veya taraflar arasında adi yazılı olarak yapılan sözleşmeler, kanunun aradığı bu şekil şartını taşımadığından hukuken geçersizdir.
Yargıtay kararları bu hususu net bir şekilde ortaya koymaktadır: "Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde düzenlenmelidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60 ıncı maddeleri uyarınca Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmeler resmi şekilde yapılmadığında hukuken geçersizdir.". Benzer şekilde bir başka kararda, "Bir taşınmaz malın veya payının mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması BK 213, Tapu Kanunu 26 ve TMK 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve doğrudan göz önünde tutulur." denilmektedir.
Geçersiz bir sözleşme, taraflar arasında hukuki bir bağ ve borç doğurmaz. Bu nedenle, geçersiz bir taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödenen kapora da hukuki dayanaktan yoksun kalır.
Fer'i şart (yan hüküm), asıl sözleşmenin varlığına bağlı olan ve onunla birlikte hüküm ifade eden yan anlaşmalardır. Kapora, cayma parası veya cezai şart gibi hükümler, asıl satış sözleşmesine bağlı fer'i şartlardır. Asıl sözleşme geçersiz olduğunda, ona bağlı olan bu yan hükümler de kendiliğinden geçersiz hale gelir. Bu ilke, bir kararda şu şekilde açıklanmıştır: "esas akit geçerli olmazsa fer'i şart dahi geçerli olmaz.". Bir başka kararda ise, "Sözleşme geçersiz olduğu için bu sözleşmede yer alan kaporaya ilişkin hükümler de aynı şekilde geçersizdir." denilerek aynı prensip vurgulanmıştır.
Sebepsiz zenginleşme, bir kişinin malvarlığının haklı bir sebep olmaksızın başka bir kişinin malvarlığı aleyhine artması durumudur. Geçersiz bir sözleşmeye dayanarak yapılan ödemeler, hukuki bir sebepten yoksun olduğu için sebepsiz zenginleşme teşkil eder. Bu durumda, taraflar aldıklarını iade etmekle yükümlüdür. Yargı kararları bu kuralı istikrarlı bir şekilde vurgulamaktadır: "Geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür.". Aynı şekilde, "Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin (kaporanın) geri verilmesi, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince istenebilir."
Alıcının Satın Almaktan Vazgeçmesinin Sonuca Etkisi
Kullanıcının sorusunun temelini oluşturan "satın almaktan vazgeçme" durumu, sözleşmenin en baştan geçersiz olması nedeniyle kaporanın iadesi talebini engellemez. Satıcı veya emlakçının, "alıcı kendi isteğiyle vazgeçtiği için kaporayı iade etmeyeceği" yönündeki savunmaları mahkemelerce kabul görmemektedir.
Bir kararda, davalının "davacı taraf kendi iradesi ile daireyi almaktan vazgeçtiğini, taraflar, taşınmazın alınmasından vazgeçilmesi durumunda kaporanın iade edilmeyeceği hususunda anlaşmasına rağmen" şeklindeki savunmasına rağmen, mahkeme sözleşmenin geçersizliği nedeniyle kaporanın iadesine karar vermiştir. Başka bir deyişle, sözleşme hukuken hiç doğmamış sayıldığı için, alıcının vazgeçmesi veya satıcının satmaması gibi daha sonraki olaylar, geçersizliğin sonucunu değiştirmez. Herkes aldığını geri vermekle yükümlüdür.
📌 Simsarlık Sözleşmesi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Simsarlık sözleşmesi nedir?
6098 sayılı TBK m.520’ye göre simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşme kurulursa ücrete hak kazandığı sözleşmedir.
Emlakçının komisyon alabilmesi için hangi şartlar gerekir?
• Geçerli bir simsarlık sözleşmesi olmalı
• Simsar aracılık edimini yerine getirmeli
• Bu faaliyet sonucunda asıl sözleşme (satış veya kiralama) kurulmuş olmalı
Taşınmaz simsarlığında yazılı şekil şartı var mı?
Evet. TBK 520/3’e göre taşınmaz simsarlık sözleşmeleri yazılı yapılmadıkça geçerli değildir.
Sözlü simsarlık sözleşmesi geçerli midir?
Hayır. Sözlü anlaşmalar geçerli değildir, bu durumda emlakçı komisyon talep edemez.
Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği, asıl sözleşmenin geçerliliğine bağlı mıdır?
Hayır. Asıl sözleşme geçersiz olsa bile yazılı simsarlık sözleşmesi geçerliliğini korur.
Emlakçı kimden komisyon talep edebilir?
Komisyon, yalnızca sözleşme yaptığı kişiden talep edilebilir. Sözleşme ilişkisi olmayan kişiden ücret istenemez.
“Gayrimenkul Görme Belgesi” veya “Teklif Formu” geçerli midir?
İçeriği simsarlık sözleşmesinin unsurlarını taşıyorsa geçerli kabul edilir.
Emlakçı sadece taşınmazı gösterirse komisyon alabilir mi?
Hayır. Tek başına yer göstermek ücret hakkı doğurmaz. Tarafları bir araya getirme ve müzakere ortamı sağlama gerekir.
Taraflar sözleşmede farklı bir hüküm koyabilir mi?
Evet. Örneğin, taraflar “yer göstermeyle ücret hakkı doğar” şeklinde özel hüküm koyabilirler.
Komisyon hakkı için nedensellik bağı gerekli midir?
Evet. Asıl sözleşmenin, emlakçının faaliyeti sayesinde kurulmuş olması gerekir.
Emlakçı saf dışı bırakılırsa komisyon hakkı devam eder mi?
Evet. Sözleşmede bu durumu düzenleyen hüküm varsa, alıcı veya satıcı emlakçıyı aradan çıkarsa dahi ücret ödenir.
Taraflardan biri haksız yere vazgeçerse emlakçı ücret alabilir mi?
Evet. Haksız vazgeçen taraf, emlakçının komisyon kaybından sorumlu olur.
Emlakçı hem alıcı hem satıcıyla sözleşme yapabilir mi?
Evet. Her iki taraf da kendi sözleşmesinden bağımsız olarak sorumludur.
Bir tarafın komisyonu ödemesi diğer tarafı kurtarır mı?
Hayır. Her taraf kendi borcundan bağımsız sorumludur.
Komisyon oranı sözleşmede belirtilmemişse ne olur?
Mahkeme, ilgili meslek odasından teamül oranını sorarak komisyon miktarını belirler.
Emlakçıya verdiğim kaporayı geri alabilir miyim?
Evet. Tapulu taşınmazların satışına ilişkin resmi şekil şartı yerine getirilmediği için sözleşme geçersiz sayılır. Geçersiz sözleşmeye dayalı kapora ödemesi sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği iade edilir.
Tapulu taşınmaz satış sözleşmeleri hangi şartla geçerlidir?
4721 sayılı TMK m.706, TBK m.237, Tapu Kanunu m.26 ve Noterlik Kanunu m.60 uyarınca resmi şekilde yapılmadıkça geçerli değildir.
Adi yazılı sözleşme ile taşınmaz satışı yapılabilir mi?
Hayır. Adi yazılı sözleşmeler geçerlilik şartını taşımadığından hukuken geçersizdir.
Geçersiz sözleşmede kapora geçerli midir?
Hayır. Kapora, cayma parası veya cezai şart gibi fer’i hükümler asıl sözleşmeye bağlıdır. Asıl sözleşme geçersizse kapora da geçersiz olur.
Geçersiz sözleşmede ödenen kapora hangi hukuki sebebe dayanır?
Hiçbir hukuki sebebe dayanmaz. Bu nedenle sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır ve kapora iade edilmelidir.
Geçersiz sözleşmede taraflar ne yapmak zorundadır?
Herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür.
Alıcı satın almaktan vazgeçerse kapora yanar mı?
Hayır. Sözleşme baştan geçersiz olduğundan, alıcının vazgeçmesi kaporanın iadesini engellemez.
Satıcı veya emlakçı “alıcı vazgeçti, kapora yanar” diyebilir mi?
Hayır. Mahkemeler bu savunmayı kabul etmez. Geçersiz taşınmaz satış sözleşmesinde kapora iade edilir.
📌 Emlakçı – Alıcı – Satıcı Arasında Ortaya Çıkabilen Uyuşmazlıklar
1. Komisyon Ücreti Uyuşmazlıkları
•Komisyonun ödenmemesi: Alıcı veya satıcı, emlakçının hizmetinden yararlanmasına rağmen komisyonu ödemekten kaçınabilir.
•Komisyon oranı tartışmaları: Sözleşmede oran belirtilmemişse veya piyasa oranının üzerinde talep edilmişse uyuşmazlık konusu olabilir.
•Diğer: Hem alıcıdan hem satıcıdan komisyon alınmasına itiraz, oranların aşılması veya haksız tahsilatlar uyuşmazlık yaratabilir.
2. Sözleşmenin Geçerliliği
•Yazılı şekil şartı: Taşınmaz simsarlığında yazılı sözleşme yapılmadıysa, emlakçının komisyon talebi reddedilebilir.
•Geçersiz satış sözleşmeleri: Tapuda yapılmayan satış sözleşmeleri geçersizdir; buna rağmen alınan kapora, cayma parası veya cezai şart dava konusu olur.
3. Emlakçının Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi
•Yanlış veya eksik bilgilendirme (örneğin taşınmazın hukuki durumu, ipotek, haciz bilgileri saklanırsa).
•Tarafları yanıltıcı beyanlarla yönlendirmesi.
•Yeterli aracılık faaliyeti göstermemesi (sadece yer göstermekle yetinmesi).
4. Emlakçının Saf Dışı Bırakılması
•Alıcı ve satıcı, emlakçının aracılığıyla tanıştıktan sonra onu aradan çıkararak doğrudan işlem yaparsa uyuşmazlık konusu olur.
•Bu durumda emlakçı, sözleşmedeki özel hükümlere dayanarak komisyon alacağı için dava açabilir.
5. Kapora ve Cayma Parası Uyuşmazlıkları
•Geçersiz sözleşmeye dayalı kapora ödemeleri sebepsiz zenginleşme kapsamında iade davasına konu olur.
•Taraflardan birinin haksız vazgeçmesi halinde, emlakçının komisyon hakkı ve cezai şart talepleri gündeme gelir.
6. Bağımsız Sorumluluk İlkesi
•Hem alıcı hem satıcıyla ayrı ayrı sözleşme yapılmışsa, her biri kendi borcundan bağımsız sorumludur.
•Bir tarafın ödemesi, diğer tarafın borcunu ortadan kaldırmaz.
7. Haksız Rekabet ve Yetkisiz Faaliyetler
•Yetki belgesi olmayan kişilerin emlakçılık yapması.
•Birden fazla emlakçı arasında yetki çatışması.
•Emlakçının dürüstlük kuralına aykırı davranışları (örneğin alıcıyı yanıltarak kendi çıkarına işlem yapması).
Ankara Gayrimenkul Avukatı
Gayrimenkul işlemlerinde emlakçının komisyon hakkı, kapora ödemeleri ve sözleşmelerin geçerliliği yalnızca ekonomik boyutu olan meseleler değil, aynı zamanda hukuki güvenliği doğrudan ilgilendiren konulardır. Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay kararları, bu alanda emlakçının emeğini korurken alıcı ve satıcının da haksız talepler ve haksız uygulamalar karşısında korunmasını sağlayan dengeli bir hukuki çerçeve oluşturmaktadır.
Bu noktada önem arz eden husus, somut olayın özelliklerine göre hukukun çizdiği sınırlar içinde hakkın kime ait olduğunu belirlemektir. Örneğin yazılı şekil şartına uyulmayan bir simsarlık sözleşmesi emlakçının talebini geçersiz kılabilirken, emlakçı aracılığıyla gerçekleşen satışta onun devre dışı bırakılması da hukuken kabul edilemez. Aynı şekilde, geçersiz sözleşmelere dayanılarak alınan kapora ödemelerinin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade edilmesi gerekirken, haksız yere sözleşmeden cayan taraf emlakçının uğradığı komisyon kaybını tazmin etmekle yükümlüdür.
Doğru hazırlanmış sözleşmeler ve bilinçli hareket eden taraflar sayesinde emlakçının emeği güvence altına alınırken, alıcı ve satıcının da hak kaybı yaşamasının önüne geçilir. Aksi halde, basit görünen bir gayrimenkul işlemi dahi tüm taraflar için uzun süren davalara ve ciddi mağduriyetlere yol açabilmektedir. Ankara gayrimenkul avukatı desteğiyle sürecin yönetilmesi, proaktif yaklaşımla önleyici danışmanlık hizmeti alınması olası uyuşmazlıkların önüne geçer. Uyuşmazlık çıktığında da avukatlık hizmetiyle hakların etkin şekilde korunması, dava sürecinde stratejik adımların atılması ve en uygun sonucun elde edilmesi sağlanır.





