Yoksulluk nafakası nedir?
Nafaka, Türk Medeni Kanunu'nda önemli bir hukuki kurum olarak düzenlenmiştir. Hukuk sistemimizde nafaka; yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dörde ayrılır.
Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Yoksulluk nafakası, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek eşe, boşanmada kusuru daha ağır olmamak koşuluyla diğer tarafça ödenen nafakadır. Eşlerden biri için hak iken diğeri için bir sorumluluğun yerine getirilmesidir.
Kamuoyunda sıklıkla tartışılan yoksulluk nafakası halk arasında süresiz nafaka olarak da bilinir.
Yoksulluk nafakası, bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Ahlaki ve sosyal düşüncelerle düzenlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu "yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiç bir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır" şeklinde karar vermiştir.
Yoksulluk nafakasının amacı nedir?
Yoksulluk nafakasının amacı boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek eşin, diğer eş tarafından koşulları bulunduğu sürece ekonomik yönden desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Temelinde, evlilik sonrası dayanışma ve ahlaki ödev sorumluluğu mevcuttur.
Yoksulluk nafakasının şartları nedir?
Yoksulluk nafakası koşulsuz talep edilen bir nafaka değildir. Belirli şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar gerçekleştiğinde, kusurlu olması gerekmeyen karşı taraf mali gücü oranında süresiz olarak nafaka yükümlüsü kılınabilir. Bunlar:
Boşanma davasında yoksulluk nafakasının talep edilmesi: Boşanma sonrasında yoksulluğa düşeceğini beyan eden eş, açtığı boşanma davasında nafaka talep etmelidir. Tedbir nafakasından ve iştirak nafakasından farklı olarak yoksulluk nafakasına hâkim kendiliğinden karar veremez.
Nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmesi: Yoksulluk, düşük gelir düzeyi değildir. Yargıtay, yeme, içme barınma, sağlık, ulaşım kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmektedir.
Nafaka talep eden eşin boşanmaya neden olan olaylarda diğer eşten daha ağır kusurlu olmaması: Yoksulluk nafakası isteyen tarafın karşı taraftan daha fazla kusurlu olmaması gerekir. Diğer ifadeyle boşanmaya neden olaylarda kusursuz olan, daha az kusurlu olan ya da eşit kusurlu olan eş yararına nafaka hükmedilebilir. Yoksulluk nafakasını maddi ve manevi tazminattan ayıran en önemli husus nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmamasıdır. Eşit kusur durumunda yoksulluk nafakası verilip verilmeyeceği uygulamada en çok tereddüt edilen konulardandır. Eşit kusur yoksulluk nafakasına değil tazminata engeldir. Boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının mahkemece kabul edilmesi halinde yoksulluk nafakası verilmesine yasal bir engel yoktur. Eşit kusur durumunda boşanmanın eki olan maddi ve manevi tazminata karar verilemez.
Nafaka yükümlüsünün mali gücünün yeterli olması: Yoksulluk nafakası belirlenirken yalnızca nafaka alacaklısının zorunlu geçim şartları değil aynı zamanda nafaka yükümlüsünün ekonomik şartları da dikkate alınmaktadır. Uygulamada daha çok nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınmaktadır. Yargıtay'ın "kendisi yoksul olan kişinin yoksulluk nafakasıyla yükümlü tutulamayacağı" şeklinde istisnai durumları vurguladığı kararları mevcuttur.
Evlilik birliğinin boşanma (veya iptal) ile son bulması: Yoksulluk nafakasının icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar eş için takdir edilen tedbir nafakası, boşanma hükmünün kesinleşmesiyle yoksulluk nafakasına dönüşecektir.
Yoksulluğa düşecek olması ne demek?
Yasa uyarınca “geçimi için diğer taraftan” yoksulluk nafakası talep edecek tarafın “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek” olması gerekir.
Yasalarda yoksulluğun tanımı yoktur. Nafaka yönünden yoksulluk kriterleri Doktrin ve Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun “yeme, içme barınma, sağlık, ulaşım kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir." kararı bu konu da kökleşmiştir.
Yoksulluk durumunun belirlenmesinde, mevcut ekonomik koşullar, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, gelir seviyesi, malvarlığı, çalışma gücü ve yaşam tarzı gibi faktörler dikkate alınmaktadır.
Önemle ifade etmek gerekir ki, nafakaya hükmedilebilmesi için gerçekleşecek yoksulluğun ağır olması gerekmemektedir. Talep eden eşin, hayat standartlarında büyük bir değişim olmasını engelleyecek ve ortalama bir hayat sürmesine yetecek mali güce sahip olmadığının tespit edilmesi yeterlidir. Talepte bulunan eşin maaşlı ve sigortalı bir işte çalışması veya düzenli gelirinin olması gibi gerekçeler, tek başlarına nafaka alınamayacağı anlamına gelmez. Önemli olan eşin çalışıp çalışmadığı değil, gelirinin onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde olup olmadığıdır.
Yoksulluk nafakasının süresi nedir?
Yasa maddesi “süresiz olarak nafaka isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay bu düzenlemenin emredici nitelikte olduğu görüşünde olduğundan yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilmektedir.
Yargıtay bu konuda "Yasa, yoksulluk nafakasını belirli bir süreyle sınırlandırmamış, bu nafakanın "süresiz" olarak istenebileceğini öngörmüştür. Amaç, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek eşin, diğer eş tarafından koşulları bulunduğu sürece ekonomik yönden desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Bu bakımdan nafaka alacaklısı açıkça talep etmedikçe, yoksulluk nafakasının belirli bir süreyle sınırlandırılması yasada bulunmayan bir unsuru yasaya dahil etmek anlamına gelir. Kanunun, hakime takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hakkaniyete göre karar verir. Kanun, yoksulluk nafakasının süresiyle ilgili hakime herhangi bir takdir hakkı tanımamış, süresini durumun gerekleri ya da haklı sebepleri gözönünde tutarak belirlemeyi de emretmemiştir. Kanun, bu nafakanın "süresiz" olmasını açıkça öngördüğüne göre, takdir hakkına sığınarak nafakayı belirli bir süreyle sınırlamak kanuna açık aykırılık oluşturur. Öyleyse, aylık irat şeklinde takdir edilen yoksulluk nafakasının belirli bir süreyle sınırlandırılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." şeklinde karar vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2016/8859 K. 2017/14407 T. 12.12.2017)
Konu Anayasa Mahkemesine de taşınmıştır. Anayasa Mahkemesi 17.05.2012 Tarih 2011/136 Esas 2012/72 Karar sayılı “boşanma sebebiyle yoksulluğa düşen eşi korumak için diğer eşin, koşulları bulunduğu sürece, herhangi bir süre sınırı olmaksızın yoksulluk nafakası ödeyeceği, yoksulluk nafakasını evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün devamı olarak niteleyerek bu yükümlülüğün sosyal hukuk devleti ilkesinin gereği olarak getirildiği, dolayısıyla itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2’nci maddesine aykırı görülmediği “ şeklindeki kararıyla başvuruyu oy çokluğuyla reddetmiştir.
Kadına verilen nafaka ne zaman kesilir?
TMK.'nun 176/3 maddesi “İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ayrıca, taraf¬ların ekonomik durumlarında meydana gelen değişikliklere veya hakkaniyete bağlı olarak nafaka miktarının artırılması veya azaltılması talep edilebilir. Bunun dışında tarafların sosyo-ekonomik durumlarına göre gelecek yıllarda nafakanın ne miktarda ödeneceği talep halinde mahkemece kararlaştırılabilir.
Ne kadar nafaka alabilirim?
Nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların sosyo-ekonomik durumları dikkate alınır. Örneğin, ortalama gelirin çok üzerinde bir gelire sahip kişinin ödeyeceği nafaka miktarı da geliri oranında yüksek olacaktır. Bu nedenle nafaka miktarının tespitinde somut bir hesaplama yöntemi yoktur.
Erkek nafaka alabilir mi?
Yasal düzenlemeden açıkça görüleceği üzere sadece kadınlar değil şartlar mevcut ise erkek lehine de yoksulluk nafakasına karar verilebilir. Ancak uygulamada çok istisna olarak karşılaşılmaktadır. Çünkü boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan ve mali yönden daha zayıf olan tarafın istisnalar haricinde kadın olduğu görülmekte ve kabul edilmektedir.
Erkeğe nafaka verilen Yargıtay kararları
“Mahkemece davalı-karşı davacı erkek lehine aylık 250 TL yoksulluk nafakasına hükmolunmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının doktor olarak çalıştığı aylık 9.000 TL gelirinin, evi ve arabasının olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin ise herhangi bir işinin, gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı erkek lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/6525-16201)
“Bölge adliye mahkemesi Dairemizin bozma ilamına konu kararında HMK m. 353/l-b-2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararını düzelterek yeniden esas hakkında hüküm tesis etmiş; erkek yararına yoksulluk nafakası ve maddi manevi tazminata hükmetmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2022/2852-4053)
Nafaka düzenlemesi Meclis'ten geçti mi?
“Süresiz nafaka” kamuoyunda bazı taraflarca oldukça eleştirilen ve tartışılan bir konudur. Ülke ekonomisinin değişen şartlarıyla birlikte “süresiz nafaka” konusundaki tartışmalar artarak devam etmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nda “süreli nafaka” düzenlemesi ya da ayrı bir süreli nafaka kanunu hali hazırda yoktur.
Nafaka tartışmalarında temel konu özellikle kısa süren evliliklerde yoksulluk nafakasının herhangi bir süre sınırı olmadan karar verilmesinin nafaka ödeme yükümlüsü eşe adil olmadığı ve hakkaniyete aykırı olduğuna dairdir.
Süresiz nafaka nedeniyle toplumda büyük mağduriyetin yaşandığını, nafakanın süresiz olmasının kötüye kullananların olduğunu, nafakayı alabilmek için sigortasız çalışan kadınların olduğunu ya da evlilik dışı ilişkilerin yaşandığını öne sürenlerin olduğu gibi nafakanın süreli hale getirilmesiyle pek çok kadının boşanma iradesinin ortadan kaldırılacağını, kadınların ekonomik kaygılar nedeniyle boşanmaktan vazgeçeceklerini hatta şiddet mağduru kadınların sayısının artacağını ve özellikle yoksul kadınların mağdur olacağını savunanların sayısı da oldukça fazladır.
Boşanan çiftlerin birbirlerini sürekli takip etmeleri ve aralarındaki husumetin artırması nedeniyle de süresiz nafaka eleştirilmektedir. Ayrıca, boşandıktan sonra başkasıyla yeniden yuva kuran kişilerin ekonomik zorluklar yaşadığı, önceki eşe ödenen nafaka nedeniyle aile içi huzursuzlukların yaşandığı da dile getirilmektedir.
Bunların yanında özellikle uzun yıllar evli kalmış müşterek çocuklu ve çalışmayan kadınlar ile yaşlı ve hasta kadınların varlığı da yadsınamaz bir gerçektir.
Yıllardır gündemde olan ve farklı boyutlarıyla tartışılan nafaka düzenlemesiyle yoksulluk nafakasının evlilik süresine göre ödenmesi hedeflenmektedir.
Yasal düzenleme olmadığı müddetçe hukuk sistemimizde süreli nafaka kararı verilmemektedir.
Toptan nafaka nedir?
TMK.'nun 176/1 maddesi “Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yoksulluk nafakası istisnai olarak bir defaya mahsus “toptan ödeme” şeklinde ödenebilir. Bunun için yoksulluk nafakasının irat biçiminde ödenmesine değil toptan ödenmesine karar verilmiş olmalıdır.
Toptan nafaka, birikmiş nafaka değildir. Bir defaya mahsus ödenen bir miktarı ifade eder. Toptan nafakaya uygulamada “toplu nafaka” da denilmektedir.
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, tarafların yaşları, tarafların kusur durumu, hakkaniyet ilkesi gibi hususlar göz önünde bulundurularak hâkimin takdir yetkisiyle toptan nafakaya karar verilebilir.
Toptan nafaka Yargıtay kararları
“Somut olayda irat şeklinde ödeme tarafların ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında Kanunun (TMK m. 176/1) amacına uygun değildir. O halde, yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olacağı gözetilerek, bu yönde hüküm kurulması gerekir” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/2692- 3393)
“Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre ve yaşları ve bu hususun istinaf sebebi yapıldığı da dikkate alındığında kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "Toptan ödeme" yönünde karar verilip verilemeyeceği hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/11344- 727)
"Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, tarafların evlilik süreleri, her iki tarafın ikinci evliliği olması ve ortak çocuklarının bulunmayışı dikkate alınarak davalı- karşı davacı kadın lehine 18.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına karar verilmiş, karara karşı davalı- karşı davacı kadın tarafından yoksulluk nafakasının miktarı yönünden de istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince kadın lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık görülen haller dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. Yapılan incelemede, davalı- karşı davacı kadın vekilinin istinaf dilekçesinde yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine itirazı olmadığını açıkça belirttiği, yoksulluk nafakasının sadece miktarına itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde öngörüldüğü üzere, yoksulluk nafakasının toptan şeklinde hükmedilmesine itiraz edilmediği ve toptan şeklinde hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve miktar yönünden yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/9842- 2023/611)
“Tarafların yaşları, 14/05/2013 tarihinde evlenip boşanma davasının 03/08/2015 tarihinde açıldığı fiili evlilik süresinin az olduğu gözetildiğinde yoksulluk nafakasının süresiz olarak hüküm altına alınması doğru bulunmamıştır. Davacı-davalı erkeğin yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf talebinin ise kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin yoksulluk nafakasına ilişkin kararının kaldırılmasına, TMK'nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek TMK'nın 176/1. maddesi gereğince davalı-davacı kadın yararına aylık 350 TL'den 2 yıllık toplam 8.400 TL toplu yoksulluk nafakasının davacı-davalı erkekten tahsili ile davalı-davacı kadına verilmesine, fazlaya dair isteğin reddine karar vermek gerekmiştir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/ 2622-1201)